Kos
Bir ada tutkununu adalardan uzaktayken mutsuz etmeyecek alternatif ne olabilir? Olsa olsa, denize uzanmış burnu, girintili çıkıntılı koylarıyla, deniz havası almadan yaşayamam diyenlere türlü seçenekler sunan bir yarımada! Marmara kirlendikçe, sırf temiz deniz uğruna Bodrum’a gide gele, sonunda kısmen yarımadalı da olduk. Bodrum’un karşı komşusu Kos da böylece hayatımızın Yunan adalarına açılan kapısı haline geldi. Sık sık gidip her seferinde farklı bir köşesini keşfettiğimiz Kos’a arkadaşlarımızla yaptığımız seyahatlerde, onlara da rehberlik ettik.
Kos’a konaklamalı gidişlerimizde denize girmeye de zaman buluyoruz, eğer araç kiralamışsak, adanın arkasındaki plajları tercih ediyoruz. Zia tepesinde güneşin batışını izlemek de Kos’ta mutlaka yapılacaklar arasında. Günübirlik ziyaretlerde ise, yanımızda adaya ilk kez gelen arkadaşlarımız da varsa rotamız genelde şöyle şekilleniyor: Neratzia Kalesi karşısındaki Hipokrat Ağacı’nı görmek, biraz ilerde muhteşem bella sombra ağaçlarının gölgesine sığınmış Neratzia cafede kahve içip soluklanmak, Eleftherias Square (Özgürlük Meydanı) ve çevresini gezmek, Roman ve Helenistik heykellerin sergilendiği meydandaki Arkeoloji Müzesi’ni, Agora denilen sabit belediye pazarını ve Bizans stilinde yapılmış St. Paraskevi Kilisesi’ni ziyaret etmek, mini trene 5 Euro ödeyip 20 dakikada antik alanları da kapsayan hızlı bir şehir turu atmak, balık ve deniz ürünü sevenlerle tercihen Nick the Fisherman’da yemek yemek (eğer et sevenlerdenseniz, Bodrum’da öğle yemekleri için tek adresimiz olan Kısmet Restoran’ın sahibi Orhan Dumanlı’nın tavsiyesi ile keşfettiğimiz Lambros Restoran’ı öneririm), sıra sıra dükkanların dizili olduğu Old Town (Eski Şehir) sokaklarında turlamak, lokal ürünler almak, adanın en zengin tatlı çeşitlerine sahip Special pastane zincirinin bir şubesinde dondurma molası vermek ve geri dönüş için limanın yolunu tutmak…
“Modern tıbbın babası” Hipokrat’ın İ.Ö 460’ta dünyaya gözlerini açtığı yer olması en büyük övünç kaynagı olan Kos adası, 2017 yazında yaşanan depremde büyük hasar gördü ve felaketin yaraları henüz sarılamadı. Sahil boyunca çökmüş yolları, minaresi ve şadırvanları yerle bir olmuş eski Osmanlı camilerini, hasar görmüş kiliseleri, yıkılmış tarihi bina ve duvarları görüp de üzülmemek mümkün değil. Diğer Yunan adalarına geçmek için anahtar konumda olan Kos yine de her gün binlerce turisti ağırlamaya devam ediyor.
Kos hakkında 2012 yazında Adalı dergisine yazdığım yazı ise şöyleydi:
“Ana dilimden sonra kulağıma en hoş gelen, duymaktan zevk aldığım dildir Rumca. Bunda Rumcanın akışkanlığı, ahengi, yumuşaklığı kadar, benim o dili kullanan insanlara duyduğum sevginin de rolü var. Belleğimde yer eden ilk yabancı dil olan Rumcayı, çocukluğumun en güzel yazlarını geçirdiğim ada sokaklarında, yaşıtım Rumlardan öğrendim. Yolum düştüğünde Atina’da, Selanik’te, Rodos’ta da hep o günlerden aklımda kalan sözcükleri kullandım. Son yıllarda Bodrum yarımadası Büyükada kadar hayatımda yer tutmaya başlayınca, hemen karşısındaki Kos benim için Rumca’yla özlem giderdiğim bir komşu kapısı oldu.
Günübirlik olarak defalarca gitsem de hala keşfedeceğim yerleri olan Kos, aslında Yunan adaları için tipik bir örnek değil. Bunda tarih boyunca defalarca işgale uğramış, el değiştirmiş olmasının etkisi büyük. 1523’ten itibaren yaklaşık 400 yıl Osmanlı hakimiyeti altında kalan ve o dönemde adı İstanköy olan Kos’a ayak basar basmaz bizi camiler, çeşmeler ve Osmanlı yapıları karşılıyor. Kos, 1912’de Oniki Adalar’dan biri olarak İtalyanlar’ın eline geçmiş ve 1923’teki mübadele sırasında da İtalyan işgalindeymiş. Dolayısıyla Osmanlılar devrinde oraya yerleşmiş olan Türk nüfus için değiş tokuş söz konusu olmamış. Bugün kendilerine Müslüman Yunanlılar gözüyle bakılan Türkler özellikle eski adı Germe olan Platani köyünde yoğunlaşmış. Kendilerine ait mezarlıkları, camileri olan Türkler köy merkezinde cafe, restoran işleterek geçimlerini sağlıyor. Türk restoranlarında köfte, patates, pilav, patlıcan-biber-kabak kızartması, kabak çiçeği dolması, patlıcan salatası menünün olmazsa olmazlarından. Köye merkezden minibüs veya taksiyle kısa sürede ulaşmak mümkün. Taksi demişken unutmadan söyleyeyim; karşı yakadan geldiğimizi öğrenir öğrenmez taksicilerin ilk işi Türk tv dizileri üzerine bir muhabbet başlatmak oluyor. Burada Ezel dizisinin gördüğü ilgi müthiş. Bizi Platani’ye götüren taksici, eşinin Türk dizilerinin yayınlandığı saatlerde yürüyüş yapma teklifini nasıl geri çevirdiğini anlatıyor.
Kos’un tarihten bu yana yetiştirdiği en ünlü isim modern tıbbın babası olarak da kabul edilen Hipokrat (Hippocrates) kuşkusuz. İ.Ö 357’de ölen ve bugün de adı “Hipokrat yemini” ile yaşayan tıp adamının anısına Asklepeion’da bir tıp okulu inşa edilmiş. Adadaki ören yerlerinin en görkemlisi olan bu alan, içinde tapınak kalıntılarını da barındırıyor. Merkezde ise 14. y.y’da St. John Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş Nerantzia Kalesi’nin hemen yakınındaki bir alan Hipokrat’ın adıyla anılıyor. Burada en az 600 yaşında bir çınar ağacı var. Ağacın altında bir zamanlar Hipokrat’ın öğrencilerine tıp dersi verdiği söylencesi yaygın. Bugün desteklerle koruma altına alınmış bu yaşlı çınar, ünlü tıp adamıyla öğrencilerini gölgesinde serinleten ağacın soyundan gelen kimbilir kaçıncı kuşak? Yine de her gün çok sayıda turist Hipokrat ağacını fotoğraflamak; çevredeki turistik dükkanlardan Hipokrat yemininin basılı olduğu parşömenlerden, tişörtlerden ve çeşitli hediyeliklerden almak için akın akın adaya geliyor.
Kos’ta vızır vızır işleyen çeşitli motorlu araçların yanında bisikletlilere de özel yollar yapılmış. Adayı bisikletle gezmek isteyenler için çeşitli tur rotaları çizilmiş. Kos’u gezmek için tercih edilebilecek bir seçenek de merkez ile Asklepeion arasında çalışan sevimli mini trenler. Limanın önündeki Akti Kountouriotou caddesinden kalkan mini trenle 15-20 dakika süren keyifli bir tarihi alan turu yapmak mümkün. Tabi araç kiralayarak adayı daha iyi keşfedebilirsiniz.
Merkezdeki hediyelik eşya dükkanlarının dizili olduğu çarşı, adanın maskotu haline gelmiş sevimli sıpa ve hınzır kedi figürlerinin süslediği çeşitli mutfak gereçleri ile sizi alışverişe kışkırtacak. Her ne kadar Yunanistan ekonomik krizle boğuşsa da burada satıcılar asla ısrarcı ve tacizci değil, güleryüzlü ama mesafeli. Bu arada adada mağaza işleten Çinli sayısında da dikkate değer bir artış var.
Kos limanına vardığınızda, sahil boyunca uzanan ve klasik Yunan yemeklerini tadabileceğiniz lokantalardan birinde mola vererek önlerindeki kumsallardan denize girebileceğiniz gibi, Lampi, Kardamena, Mastihari, Kefalos gibi merkeze 4 ile 43 kilometre mesafedeki plajlardan birinde de serinleme yolunu seçebilirsiniz. Özellikle Kefalos plajı egzotik atmosferi ile keşfedilmeye değer.
Kos’a Bodrum’dan tarifeli hidrofil veya feribot seferleri ile ulaşmak mümkün. Feribot yolculuğu bir saat, hidrofille yolculuk 18 dakika sürüyor. Gidiş dönüş feribot ücreti olarak 12 Euro, çıkış pulu için ise 15 lira ödüyoruz. Bodrum Express Lines tarafından sefere konulan Büyük Hızır Reis feribotunda (bir dönem) çalışan arkadaşım Esin Soykan’a adayı ziyaret edeceklere neler tavsiye edebileceğini soruyorum. “Türk mahallesi Platani’deki güzel lokantalardan birinde mutlaka yemek yesinler, adanın en uç noktasındaki Kefalos plajında denize girsinler. Tepedeki dağ köyü Zia’yı; Hipokrat’ın yerini görmeden; domates reçeli almadan dönmesinler” diyor.